İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

15. Ceza Dairesi
Esas: 2017/1249
Karar: 2017/1578
Karar Tarihi: 29.05.2017

TİCARETİ USULÜNE AYKIRI TERK ETMEK SUÇU – DÜZENLENEN SUÇ YÖNÜNDEN UZLAŞMA KURUMUNUN UYGULANMASINA ENGEL TEŞKİL ETMEDİĞİ – SUÇUN İŞLENMESİNDEN SONRA FAİL İLE MAĞDUR ARASINDAKİ ÇEKİŞMEYİ BİR UZLAŞTIRMACININ GİRİŞİMİYLE KISA ZAMANDA TARAFLARIN ÖZGÜR İRADELERİYLE VE ADLİ MERCİLER DAHA FAZLA MEŞGUL EDİLMEDEN SONUÇLANDIRMAYI AMAÇLAYAN UZLAŞMANIN SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMALARDA MUTLAKA ÖNCELİKLE UYGULANMASI ZORUNLU BİR MADDİ CEZA VE CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU KURUMU OLDUĞU – SAVUNMA HAKKININ KISITLANDIĞI – HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin aynı Kanun’un 331/1. maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaşma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, suçun işlenmesinden sonra fail ile mağdur arasındaki çekişmeyi bir uzlaştırmacının girişimiyle kısa zamanda tarafların özgür iradeleriyle ve adli merciler daha fazla meşgul edilmeden sonuçlandırmayı amaçlayan uzlaşmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması ve İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, sanıklar hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nın 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu bulunduğunun gözetilmemesi, lehine olan yasa hükümleri uyarınca yeniden değerlendirme yapılmadan hüküm kurularak sanığın savunma hakkının kısıtlanması bozmayı gerektirmiştir.

(5271 S. K. m. 253, 254, 279, 280, 289) (2004 S. K. m. 331, 337, 354) (5237 S. K. m. 43)
 
İlk derece mahkemesince verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmakla, CMK’nın 279.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda; duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler, gerekçe, diğer belge ve deliller ile istinaf dilekçesi incelenerek, CMK.nın 280.maddesi gereğince Dairemizin görev ve yetkisi, başvuranın hakkı, başvuru süresi, yasa yolunun açıklığı, başvurularının kapsamına göre sanıkların istinaf başvurusunun kabul edilebilir olduğuna karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
 
1- 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin aynı Kanun’un 331/1. maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaşma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, suçun işlenmesinden sonra fail ile mağdur arasındaki çekişmeyi bir uzlaştırmacının girişimiyle kısa zamanda tarafların özgür iradeleriyle ve adli merciler daha fazla meşgul edilmeden sonuçlandırmayı amaçlayan uzlaşmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması ve İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, sanıklar hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nın 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu bulunduğunun gözetilmemesi, lehine olan yasa hükümleri uyarınca yeniden değerlendirme yapılmadan hüküm kurularak sanığın savunma hakkının kısıtlanması, 
 
2-İİK’nın 337/a maddesindeki ticareti usulüne aykırı terk etmek suçunun maddede gösterilen icra hareketlerinden birinin işlenmesi ile oluşan tek bir suç olması ve suçtan zarar görenlerin birden çok olmasının bu sonucu değiştirmeyeceği cihetle; uyap incelemesinde sanıklar hakkında aynı suçtan açılan İstanbul 8. İcra Ceza Mahkemesinin 2016/282, 2016/283 Esas, İstanbul 24.İcra Ceza Mahkemesi’nin 2016/215 Esas ve İstanbul 19. İcra Ceza Mahkemesi’nin 2016/339 Esas sayılı dava dosyalarının derdest olduğunun anlaşılması karşısında, davaların birleştirilerek tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, suçun tek suç oluşturup oluşturmadığı, şikayetçi sayısının birden fazla olması nedeniyle 5237 Sayılı TCK’nın 43/2 maddesinin uygulanması gerekip gerekmediği tartışılıp değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, hüküm için önemli olan hususlarda sanığın savunma hakkını kısıtlayacak şekilde karar verilmesi ve kararın gerekçesinde eylemin tek suç oluşturması yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadan, yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, 
 
3-Sanık A.G.’e duruşma günü ve hakkındaki şikayet dilekçesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeden, hakkındaki davadan haberdar edilmeden karar verilerek savunma hakkının kısıtlanması, 
 
4-Karar başlığında sanık olarak A. G. ve N. K.’un yer almasına, dosyanın iki sanığının olmasına rağmen hüküm fıkrasında “sanığın ” şeklindeki tekil ibarelerle tek sanık yönünden hüküm kurulması, 
 
Yasaya aykırı ve istinaf başvurusunda bulunan sanıkların istinaf nedenleri yerinde görülmüş olduğundan hükmün CMK’nın 289/1-g-h ve 280/1 maddeleri uyarınca BOZULMASINA, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kesin olmak üzere 29/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)